2 Temmuz 2013 Salı

tatil planları yaparken...

Bu seneye kadar her yıl yaz döneminin gelmesini iple çekerdim. Kış aylarının sonundan haziran sonuna dek sürekli nerelere gitsek acaba diye nette gezinirken de  kendi çapımda gitmiş kadar mutlu olurdum. Sanırım ben gezmeyi daha çok seviyorum eşimden ya da daha hevesliyim, o yüzden hep tatil planlarıyla hep ben ilgilendim. Daha önce bahsettiğim gibi, sade ve doğayla daha içiçe yerler tercihlerimdendi.Bu sene bir başka...Sanırım Ege'nin nadide,hatta bence en güzel,şehrine taşınmış olmanın verdiği bir rahatlıkla hiç plan yapmadım. Aslında görmek istediğim daha nice yerler var. Mesela Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu gibi. Ancak bu şehirden gitme olasılığımız olduğu için  önce bu civarları keşfetme isteğim ağır basıyor.Başımda TEZ diye bir bela var ve yılan hikayesine döndü benim için.7 düvel de farkında maalesef...O kadar sıkıldım ki artık. Yoruldum aslında belki de yıllardır aynı şeylerle uğraşmaktan ve zorunluluklardan. Biraz da fazla mükemmeliyetçilik  (ben demiyorum, arkadaşlar diyor) olunca yapımda süründükçe sürünüyor. Ah şu tez bi biteydi ne güzellikler paylaşacaktım ya neyse...Ama en azından, evden bilgisayar başından da olsa bir kaç öneride bulunmak istiyorum tatil planı yapan arkadaşlara. Daha önce gittiğim ve görülesi yerlerden birazcık bahsetmek istiyorum. 



Güney Ege'de Küçük Bir Gezi Planı : 

Turunç, Sedir Adası, Akyaka, Çınar Plajı, Akbük Koyu, Ören


Daha detaylı bir yazı olmasını çok isterdim ancak şuan ki koşullarımda zor. Buralarla ilgili çok güzel paylaşımlar yapmış olanların affına sığınarak; bu bölgeye daha önce gelmemiş ve fikri olmayanlara bir ön bilgilendirme olmasını amaçlayarak yazıyorum.



www.akyakaguide.com' dan alıntıdır.

Turunç


Marmaris'e 20 km uzaklıklatki küçük şirin belde. Kara yoluyla İçmeler'den sonra ulaşabilirsiniz. Marmaris'ten kalkan tekne turlarının ise uğrak yeri. Burayı gördüğümde çok sevmiştim, bir kaç gün de olsa kalmayı planladığım yerdir. Daha fazla bilgi için tık tık...

neredekal.com'dan alıntıdır.



Sedir (Kleopatra) Adası


Buraya gittiğinizde renkleriyle oynanmış bir dünyanın içinde hissediyorsunuz kendinizi adeta. Deniz pırıl pırıl, turkuaz mavi...O kadar güzel bir kumsalı var ki...Marmaris'ten ya da Akyaka'dan kalkan tekne turları ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Giriş ücretliydi yıllar önce gittiğimizde, öğrenci kimliği ile ücretsiz girmiştik diye hatırlıyorum. Kumları ise koruma altında ve koruma amacıyla denizden çıkarken duşların altından geçiyorsunuz.Yakın zamanda gidebilirsem yeni bilgileri de paylaşacağım. Daha fazla bilgi için tık tık...


http://www.marmaristown.com 'dan alıntıdır.


http://www.marmaristown.com' dan alıntıdır.
Güncelleme notu: Denizden çıkarken duş alınmıyor artık.Giriş ücreti kişi başı 10 tl, müze kartınız varsa ücretsiz girebiliyorsunuz. Duş, tuvalet ve küçük bir kafe mevcut içeride.5 tl karşılığında ise kiralayabileceğiniz kasalar mevcut.Tekne turlarının uğrak yeri. İsterseniz, Marmaris yolu üzerinden sağa saparak buraya giden tekneler ile 15 tl karşılığında ulaşabilirsiniz. Biraz yürüyerek antik tiyatroyu görebilmeniz mümkün. Biz tekne turu ile buraya uğradık,yaklaşık 1.5 saat kadar kaldık, hem gezdik,hem yüzdük hem de dinlendik. Kumlar hala muhteşem ancak kıyıya doğru biraz azalmış eskisine göre ve kayalar ortaya çıkmış.Yine de gördüğüm en güzel denizlerden.... Denizdeyken  ayaklarınızın yumuşacık kumlara gömülme  hissi süper, pamuk gibi...

Akyaka


Muğla'ya 26 km, Marmaris'e ise 36 km uzaklıktadır. Yine küçük şirin bir belde. Evlerin mimari yapısı çok güzel. Daha önce burasıyla ilgili bir yazım da olmuştu, sağolsun Bloginddeks de paylaşmış yazımı. Neden illa ki Akyaka diyenler için tık tık...




Güncelleme notu: Güneş batıp da  hava hafif kararmaya başladığında sivrisineklerin akınına uğramanız kaçınılmaz. Bu sebeple restoranların masalarında tuz, karabiber ve sinkov üçlüsü mevcut:)))





Aşağıda bahsettiğim Çınar Plajı ve Akbük Koyu, Akyaka-Ören arası kıyı şeridinden devam ederken görebileceğiniz güzelliklerdir. (Yukarıdaki haritadan inceleyebilirsiniz.)



Çınar Plajı


Akyaka'dan 3-4 km sonra ulaşabileceğiniz güzel plaj. Mekanda küçük bir işletme mevcut, sanırım yaz kış hizmet veriyor. Mart ayında gitmiştik, denizin kenarındaki bir masada oturup dalga sesleri eşliğinde güneşi batırmak hayli keyifliydi. Yazları ise ayrı keyifli; hem deniz suyunu hem de buz gibi Azmak suyunu tadabileceğiniz yer. Yıllar öncesinden çekilmiş bir fotoğrafta, Azmak'ın buz gibi suyu içindeki arkadaşlarımızın yüz ifadesi ise hala gülme sebebimizdir. Alfabemizin  'a' , 'i' ve 'o'  harflerini mimikleriyle oluşturabilmişlerdir:)





Azmak, buzzzzz....

Çınar Plajı'nda bir kış günü... Azmak'ın denize karıştığı yer...

Akbük Koyu


Akyaka-Ören yolu üzerinde bulunan ve koruma altında olan yerleşim yeri.(Akbük koyu, Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamındadır ve yapılaşmaya izin verilmemektedir.) Çınar plajından çıkıp, denizin kenarından yaklaşık 25-30 km  sonra ulaşabilirsiniz. Yollar virajlı ve bazen tehlikeli görünse de muhteşem manzaraya sahiptir. Hep bahar başında gidişimden denizinin tadını bilmiyorum, ancak pırıl pırıl ve çarşaf gibiydi ben gördüğümde. En kısa zamanda buraya da gitmeyi planlıyorum. Akbük Koyu'ndan sonra 2 ayrı rota önereceğim sizlere. İlki Ören, diğeri ise Muğla merkez.



yollarda...

 pencerenizi açın, mis gibi çam kokusu dolsun içinize...

Akbük Koyu



pırıl pırıl...

Güncelleme Notu: Akbük'e gidildi ve denizinin tadına varıldı:) Muhteşem diyebilirim kısaca. Fotoğraflarda gördüğünüz üzere denize girilen kısımlar biraz taşlık. Denizi ise tertemiz ve su çok berrak. Bizim orda olduğumuz esnada hiç dalga da yoktu ayrıca su gayet ılıktı. Burasıyla ilgili daha detaylı bir yazı yazmayı istiyorum önümüzdeki günlerde.


Ören


Akbük Koyu'ndan sonra isterseniz Ören'e devam edebilirsiniz. Yaklaşık 30 km sonra varıyorsunuz Ören'e. Ayrıca kıyı şeridi dışında, Milas'tan da varabilirsiniz Ören'e. Ancak kıyı şeridinden Akyaka-Çınar-Akbük sonrasında Ören'e gitmek ayrı keyif. Yolların tadı bir başka güzel çıkıyor.







Akbük Koyu'ndan  Muğla'ya Giderken


Bu rota üzerinde de Kerimoğlu Türküsü Evi var. Küçük ve samimi bir işletme mevcut burada. Özellikle baharda çok güzel olduğunu söyleyebilirim.









Akbük Koyu ile Kerimoğlu Türküsü Evi arasında bulunan bu şelaleyi de bir gün yakından göreceğim....


Kerimoğlu'nda  sonraki durak Muğla merkez.


Biz bahar başında buraları gezdiğimizden bir günde bitirebildik gezimizi. Burada anlattığımın tersine başlangıcı Muğla olan ve Kerimoğlu-Akbük-Çınar-Akyaka şeklindeydi rotamız.  


Akyaka'da teknede yenilen balık ekmeklerden sonra Muğla'ya dönüş...Büyük bir çember çizdik  Muğla etrafında. Teşekkürler babacım bizlere yaşattığın bu güzel gezi için.

                                                               

                                                              *****

Aslında bu yazıyı yazmama bir  arkadaşım ilham oldu diyebilirim. Balayı için Bodrum ve Marmaris'te yer ayırttılar ancak buralara ilk defa geleceklerdi.Eğer siz de buralara gelmeyi planlıyorsanız, bu güzelliklerden haberdar olun istedim:)

                                                              *****

                                                               

 

                                                      Mutlu gezmeler....




25 Haziran 2013 Salı

empati

merhabalar...
bu blogu yazmaya ilk başladığımda tanımlayıcı kelimelerimden biri de duygudurum idi.
yaşadığımız bir yolculuk hikayesidir anlatacaklarım.


Bir arkadaşımızın düğünü sebebiyle 4-5 gün  evvel yola çıktık Ankara'ya doğru. Afyon civarından geçerken, mermer işletmelerinin orda yaşlı başlı bir amca el etti bize.

çok fazla yapmasak da o gün dayanamadık ve geri gidip aldık amcayı. ilerde köyü varmış, yolumuzun üstünde...

başladık sohbete... amca 80 yaşında, günlük çalışanlardan, mermer yüklüyormuş araçlara. o kadar da zayıf ki. üstündeki kıyafetler 2 beden büyük ve toz içinde. 80 yaşında bir amca ve mermer taşlar. hayali bile çok üzücü. burnundaki taze sıyrık da iş kazası olsa gerek....

sağlık güvencesi yok. köyünde bir arazi varmış amcanın üstünde, ama diyor ki ''çorak toprak, sürülmüyor bile, taş gibi.'' kimseye satamıyormuş. üzerinde mal gözüktüğünden de sağlık güvencesi edinemiyor. çocuklarına sitem ediyor, yardım etmiyorlar diye. ''gelin bu araziyi üstümden alın'' demiş, ''biz napıcaz sonra, kime satıcaz'' deyip ilgilenmemişler. onlar da sigortasızmış. eli kolu bağlı kalmış amcanın da.''ona buna rica ediyoruz , üstünden ilaç yazdırıyoruz'' diyor.

ancak böyle mermer taşıyıp para kazanmaya çalışıyor.arada ekliyor ''bu mermer işi kolay değil, çokça genç kadın dul kaldı, koca taş düştümü ezip geçiyor.''

eşi de 79 yaşındaymış. diyor ki: ''geçen seneye kadar çapaya gidiyordu hanım, bu sene hastalandı, evde yatıyor...''  tarlaya çapaya gidenlere ne kadar az ücret verildiğini az çok biliyorum. ama ona muhtaç kalmışlar. zaten amcanın çalışacak gücü yok, onun da ne kadar kazandığını tahmin etmek zor değil.

ama köydeki ev kendilerininmiş, kömür yardımı alıyorlarmış bir de.

bir ara amca poşetini kurcalarken, eşimle birbirimizden bağımsız ve sessiz bir şekilde tedirgin olmuşuz. oysa poşetinden çıkarıp börek uzattı bize. çok duygulandım, aç olsam da yiyemezdim zaten.
köyüne doğru giderken, tutturdu sizi bırakmam bu gece diye :) amcayı kırmadan, yola devam etmemiz gerektiğini söyledik ve amcayı köyüne bırakıp devam ettik yolculuğumuza....

o an anladım insanların ne kadar muhtaç olduğunu, bir paket makarna da olsa muhtaçlar. bunu görmezden gelemeyiz. hepimizin çevresinde vardır muhakkak: gerek akraba, gerek her hafta pazarda gördüğümüz biri, gerekse çocuğumuzun sınıfından bir başka çocuk....

herkes kendi çevresindeki muhtaç olana yardım etse, bugünlerimiz çok farklı olabilirdi.

son yaşanan olaylar bir çok farkındalık yaşamamıza sebep oldu, artık çok daha farklı açılardan bakabiliyor insanlar tabulaşmış konulara. ama bunu sürdürmeliyiz ve farkında olmalıyız. en önemlisi 'empati'. 

Ya biz o amcanın yerinde olsaydık....





14 Mayıs 2013 Salı

KAPADOKYA / CAPPADOCIA

Son yıllarda pek fazla uzun tatilimiz olamadı maalesef.Ancak 2-3 günlük kaçamaklar yapabildik gücümüz elverdiğince.Buralardan birisi de geçen ağustos ayında gittiğimiz Kapadokya tatilimiz oldu.Sadece 2 günlüğüne gittik ama hiç durmadık diyebilirim.Şunu da eklemeliyim ki daha uzun süreliğine bir daha gitmeyi çok istiyorum.

Evliliğimizin 5. yıldönümü nedeniyle eşim bir sürpriz yapıp Avanos'tan bir küçük otele rezervasyon yaptırmış.Hakikatten sürpriz oldu, normalde yapmaz böyle şeyler:) Düşünmesine mi şaşayım, ayarladığı yerin güzelliğine mi bilemedim:) Ama ikimizin de sıkıntılı olduğu bir dönemdi ve çok çok iyi geldi.

Sakin yerleri daha çok tercih ettiğimden daha önce de bahsetmiştim.Kaldığımız otel de öyle bir yerdi. Mevkisi ve çalışanlarıyla huzur dolu, samimi ve temiz bir yer: Canela Cave Hotel...Ziyaretçi defterini incelerseniz neden burayı çok sevdiğimizi daha iyi anlayabilirsiniz.  

Yolculuğa Ankara'dan başladık sabahın erken saatlerinde. Kırşehir, Hacıbektaş, Gülşehir derken Avanos'a vardık.Avanos merkezine varmadan bir kahve molası verdik Kızılırmak'ın kenarındaki bir kafede. Suyun gümbür gümbür akışı ile  hoşgeldinleri kabul edip otele doğru yola koyulduk.



Kızılırmak







Avanos Nevşehir'in yaklaşık 18 km kuzeyinde kalan bir ilçesi. Otelimiz Avanos'un Çavuşin köyündeydi. Çavuşin, Avanos Göreme yolu üzerinde; Avanos'a 4 km ,Göreme'ye 3 km uzaklıkta. Çevresinde gezilecek çok fazla yer mevcut, adeta ortalamışız diyebilirim:)



bu harita çok yararlı oldu bizim için

Canela (İspanyolca'da tarçın demekmiş) Otel  eski bir mağara evin restore edilmesiyle hizmete açılmış. 






7-8 odası olduğunu hatırlıyorum, biz süit odalardan birinde kaldık. Hepsine ayrı isim vermişlerdi odaların, çok hoşuma gitmişti.


 mermer gece lambası çok güzeldi (solda)











otantik 


açık büfe kahvaltı


yemek salonu






otelin avlusu


bir daha gidersem şu 2. kattaki odada kalıcam, önündeki avluda doyasıya oturmak istiyorum.


manzarası


avlu


gün batımında bahçesi ayrı güzel, bir de gece...




Akşamları çok sakin oluyor Çavuşin. Yıldızlar altında, el yapımı toprak kadehlerimizden şarabımızı yudumlarken daha bir sevdim burayı.


Kısa kısa ve resimlerle, Kapadokya bölgesinde gezdiğimiz yerler:



AVANOS
Avanos merkezi küçük ve şirin.Birçok çömlekçi yanyana sıralanmış, el yapımı toprak ürünler, mermer hediyelikler çok güzel. İsterseniz siz de çömlek yapımını deneyebilirsiniz. Bence olmazsa olmazlardan biri. Bize kocaman donlardan giydirdiler üstümüz batmasın diye. Lewis 501 diye espri yapıyorlar bir de. Avanos'lu esnaf sıcakkanlı ve çok gırgır. Bir tane genç çocukla uzun süre muhabbet ettik, sonunda da bayağı bir hediyelik aldık.O da biz de mutlu ayrıldık.Ama anlattıkları doğru muydu yoksa bizi kafaya mı aldı hala çözebilmiş değilim.Yine de gülümseyerek hatırlıyorum.

Kızılırmak kıyısında bir kafede oturup gondollarla gezenleri izlemek de güzeldi.Ama Avanos' un en unutamayacağım yeri yemek yediğimiz Avanos Kadın Girişimciler Kooperatifi. İsminden de anlayacağınız üzere burayı kadınlar işletiyor. Ev hanımları birleşip bu güzel yerde kendilerine iş sahası yaratmışlar.Öyle de güzel yemekler yapıyorlar ki. Özellikle içli köftelerine bayıldım, hiç o kadar güzelini yememiştim. Avanos'a giderseniz mutlaka uğrayın.

Taş köprü ve asma köprü de hatırladıklarımdan.


Biraz dolanarak çıktığımız bir tepeden Avanos ve Kızılırmak ayaklarımızn altında...


ÇAVUŞİN
Kaldığımız köy. Burada bulunan Çavuşin Kilisesi ve önündeki kocaman çömlek heykeli görmeye değer.



meydandaki kafe


bir sürü kırlangıç




ZELVE
Çavuşin'e 2-3 km uzaklıkta ve peri bacalarının oldukça yoğun olduğu bir yer. Hatta en yoğun olduğunu söyleyenler var. Üçlü peribacaları ve 3 adet vadiden oluşan bir ören yeri.












MUSTAFAPAŞA
Uzun yıllar Rum ve Müslüman halkın birlikte yaşadığı ve birçok kilisenin olduğu küçük-şirin kasaba. Ürgüp'e 5 km uzaklıktadır. Kasaba meydanının ilerisinde bulunan Eski Yunan Evi, Asamalı Konak dizisinin de çekildiği yerdir.Avlusunda bir restoran mevcut.Konağı ufak bir ücret karşılığında (2-3 TL idi sanırım) gezebilirsiniz.




meydanda bulunan Ayios Konstantinos Eleni Kilisesi


meydandaki yapılar 


köy meydanı


Eski Yunan Evi




Eski Yunan Evi


Yunan Evi'nin yanındaki başka bir eski yapı 






Aziz Nikola Manastırı


ÜRGÜP
Nevşehir'in 20 km doğusunda bulunan ilçesi.


Asmalı Konak
Dizide  hikayeden bir yangın çıkmış ve dizi bu konakta devam etmiş. 



Asmalı Konak


Konağın hemen yanındaki anlamlı söz....
aslında bu fotoğrafı tam olarak nerede çektiğimi hatırlamıyorum, yoldaydık o esnada. Ben Ürgüp'e yakıştırdım:)




  UÇHİSAR
Uçhisar Kalesi


çömlek kız:)





GÖREME
Geceleri sarı ışıklar altında çok romantik bir yer. Merkezin az ilerisindeki Açık Hava Müzesine ise müzekart ile giriş ücretsiz. Göreme'de balon turlarına da katılabilirsiniz isterseniz.















DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
Nevşehir-Niğde yolu üzerinde ve Nevşehir'e 29 km uzaklıkta.Müzekart ile giriş ücretsiz.Sığınak olarak yapılmış bu şehir. Daracık merdivenlerden en aşağıya yaklaşık 80 metre kadar inebiliyorsunuz, merdivenlerde her kat arasında koca koca taş tekerler var. İşgal altında bu tekerler kapatılır, düşmanın o kata gelmesi engellenirmiş. Hatta olası zehirlenmelere karşı her katta, dışarısı ile bağlantı sağlayan hava kanalları mevcut. En çok dikkatimi çeken yer , en alt kattaki haç şeklinde oyularak oluşturulmuş  kilise alanı olmuştu. Derinkuyu biraz ürpertici ama görülmesi gereken yerlerden kesinlikle...












Benim gözümden, kısacık bir Kapadokya turu... 
Umarım  faydalı olabilmişimdir gitmek isteyenlere.


Bize kalan hatıralar...
Ortadaki toprak sürahinin daha büyük boyutları, içi sırlanmış şekilde şarap servisinde kullanılabilirmiş, bilginize..



Mutlu gezmeler...